Karga
13 Haziran 2021

Bu yazıda bahsetmek istediğim konu hepimizin hayatında yaşamış ya da yaşatmış olduğumuz durumlardan birisidir. Gerek büyüklerden gerekse yakın çevremizden hep şu cümleyi duymuşuzdur ‘’asıl lazım olan kötü gün dostudur’’. Peki, efen’im ne anlama geliyor bu cümle? Burada bahsedilmek istenen kişi malumunuz; zor zamanınızda da yanınızda olacak bir kimse. Lakin görüyorum ki insanlar birçok mesele gibi bunu da götünden anlamış durumdalar. Sözün altındaki mantığa bakarsak hiçbir sıkıntı yok keza elbet ki gerçek anlamda yakın olduğunu düşündüğün bir insanın zor zamanında yanında olmak bir gerekliliktir aksi takdirde durum ‘’dalgasız denizde kaptan olmak’’ gibi bir hale dönüşür. Bu konudaki temel sorgulama, hareketin ardındaki motivasyonun ne olduğu; acıma duygusundan gelen vicdan muhakemesi mi yoksa kişinin özünde bulunan erdem mi?
Erdem ve vicdan kavramları felsefe tarihinde birçok felsefeci tarafından farklı şekilde tanımlanmış kavramlar olmaları ile birlikte ben, bir önceki cümlemde vicdanın, herhangi bir dış etkenin altında kalmadan, bireyin kendi ahlak algısı içerisinde yaptığı bir muhakeme olarak, erdemi ise bu muhakemeye gerek dahi bırakmayacak olan bir kavram olduğunun kabulü ile tanımlamış oluyorum. Bu çerçeveden ilerleyecek olursak iki kavramın da insan ahlakı açısından mutlak ‘’iyi’’ olduğunu, en azından bunu temsil ettiğini söylemek yanlış olmaz bununla beraber erdeme ve sağlam bir vicdana sahip olmanın da —Sokrates’in de tanımladığı gibi— ‘’ruhsal olgunluk’’ olduğunu da söylemek yerinde olacaktır.
Dost olarak adlandırabileceğimiz bir insanın zor zamanımızda yanımızda olması erdemli bir davranıştır, eğer değilse zaten dostluk kavramı üzerinde bir kez daha durup düşünmekte fayda olduğu aşikâr. Bununla birlikte dost kadar yakın olmayan ancak yakın çevre olarak adlandırılabilecek bir kitle içerisinde değerlendirme yapalım; hiçbir zaman çok yakınında olmayan, zaman zaman küslük giren ancak bir kriz anında hemen yanına üşüşüp destek olan ve belki de bu davranışında gerçekten samimi olduğunu hisseden bir güruhtur bu. İlk bakıldığında burada gayet güzel bir davranış görmek mümkün hatta sorulduğu zaman da ‘’yani tamam bazı sıkıntılar yaşadık ama sonuçta bu çok insani bir durum, halden anlarız, destek oluruz’’ vb. bilumum, benim ikiyüzlülük olarak adlandırdığım söylemler ve davranışlar içerisine bürünürler. Buradaki ikiyüzlülüğün nedeni, davranışın altında bir vicdan muhakemesinden kaçınma davranışı olmasıdır. Eğer zor zamanınızda yanınızda olmazlarsa kendileri ile baş başa kaldıkları zaman vicdanlarına hesap vermek zorunda kalacaklar ve malum, kaçmanın pek de mümkün olmadığı bir yargılamadır bu. Peki, o gün yanına gittiğinde o adam senin verdiğin manevi desteğin kendine verdiğin bir hesap olduğunu anlamayacak kadar salak mı? Peki, sevincini paylaşmadığın bir insanı, zor gününde gerçekten yanında olduğuna ne kadar inandırabilirsin hatta daha da önemlisi ne kadar yanında olabilirsin? Peki, o zaman adama demezler mi ki ‘’iyi günümde neredeydin…’’
Comments