top of page

Karga'ya Ait Anekdotlar-4: Borcum Olsun

  • Yazarın fotoğrafı: corvinaecorvus
    corvinaecorvus
  • 8 Nis
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 Nis


 

Karga

15 Temmuz 2024

 

Bugün bu anekdotta, aslında hiçbirinizi ilgilendirmeyen daha doğrusu ilgilenmeyeceğiniz bir olay üzerine yazıyorum. Ne zaman yayınlarım bilmediğim için belirteyim, yazıyı yazdığım tarih 15 Temmuz 2024 ve bundan birkaç saat önce dağcılık kulübünden devrem, arkadaşım Deniz Bulut Öztürk’ün ölüm haberini aldım. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyordu kendisi, benimle birlikte 2018 yılında da üniversitenin dağcılık kulübüne katıldı ve biz de orada tanıştık. Kulüpte beraber eğitim görmenin yanında aynı öğretim yılının sonunda Aladağlar ekibinde de yine beraberdik. Bu yazıda ‘’aman efendim şöyle iyi insandı’’ ve benzeri şeylerden uzun uzun bahsetmeyeceğim zira bu yazının amacı o değil. Öyleydi de bu arada; sadece iyi insan değil aynı zamanda uysal da birisiydi, ben ne kadar çıkıntı idiysem o da o kadar uysaldı ama asla da pısırık değildi. Kendisi aynı zamanda bizim şaka stoğumuzdu, bizim dönemden olup Deniz ile alakalı keyifli bir anısı olmayan yoktur ve benim anlattıklarım geçirdiğimiz bu kısa zamanın değerinin katresi değildir. Fakat diyorum ya, benim anlatacağım şey başka.


Yıl 2022, Şubat ayı; ben askerlik başvurusunu yaptım ve yine aynı ayın sonunda ilan edilecek olan yerleştirme sonuçlarını bekliyorum. Ocak’ın sonu Şubat’ın başına tekabül eden bir dönemde hastaneye gittik. Bunun sebebi babamın çene ve boynunda olan ancak nedenini açıkça bulamadığımız sorunun kalple alakalı olabileceğini düşünmemiz sonucu babamın efor testine girmesiydi. Girdi ve tamamladı da, 60’lı yaşlarda yıpranmış bir adam için iyi bir sonuçtu bu ancak problem şuydu ki testin sonlarına doğru garip bir ritim fark edildi durum böyle olunca da anjiyo kararı alındı. Sabah hastaneye anjiyo için gittik, 1.,5-2 saat sonra işimiz biter döneriz diye düşünüyorduk, sonuçta efor testini tamamlamıştı en kötü ne çıkabilir ki? Anjiyo sonucu geldi ve babamın dört Aort damarının üçünün tıkalı olduğunu öğrendik; %80, %80, %90 oranında… Dediler ki ‘’gitmenize izin veremeyiz her an kalp krizi geçirme riskiniz var’’ neyse ki öyle bir şey olmadı, benim içten içe sinir krizi geçirmem hariç… 1-2 saatliğine gittiğimiz hastaneden 1 ay sonra ameliyatı olmuş bir şekilde çıktık. O sırada benim askerlik yerleştirmeleri ertelenmiş, hoş bulduğum hanım reddetmiş, daha da kötüsü dostum olarak gördüğüm birkaç kişiyle olan iletişimimin aslında benim ittirmemle devam etiğini fark etmiştim, hala babamın ameliyat olduğundan haberleri yok… Kısacası hayatımın boktanlık katsayısının hayli yüksek olduğu bir dönemdi.


Zaman akışının içine ettiğimin farkındayım ancak ameliyat günü geldiğinde kan lazım oldu, normal olarak. Elbette ki bağlantımın olduğu her yere haber verdim. Gerçekten içtenlikle dönüş yapanlar oldu fakat benim uzun zamandır gördüğüm en soğuk İzmir kışıydı dolayısı ile herkes hasta, zaten babamın kan grubu da nadir bir kan grubuydu dolayısı ile kolay toplarız dediğimiz kan işi birden bir zül haline geldi. O sırada Deniz Ege Üniversitesi’nde intörndü. Haberi almış, beni aradı ve nöbetini bir saat kadar devredebileceği bir arkadaşını bulduğunu söyledi ancak malum büyükşehirde ulaşım zor. Araba bulduk, onu aldık apar topar kan merkezine gittik kanı verdik derken onunkini almadılar. Yakın zamanda hastalığı için antibiyotik kullanmış ve kan vermesi için gerekli süre ise henüz dolmamıştı yanlış hatırlamıyorsam. Birden morali bozuldu, mahcup oldu, özür diledi vs. ki hiçbir şey demese bile suratından anlaşılıyordu zaten. Elbette ki karşı çıktım ‘’yahu senlik bir şey yok, elinden gelen fedakarlığı yaptın, sağ ol ne olacaktı’’ ve benzeri cümleler, ki gerçekten de öyleydi. Fakat o gün onun o hali bi’ içime oturdu, davranışından ötürü minnet duyduğum adamın mahcup hissetmesini yediremedim o gün düşündüm kendi kendime ‘’bir ara alayım Deniz’i yemek ısmarlayayım, yiyelim-içelim muhabbet edelim. Hem bir süredir görüşemiyoruz da arayı kapatmış oluruz hem de teşekkür etmiş olurum’’ dedim. Ne oldu peki daha sonra; askere gittim-geldim, anksiyete bozukluğundan ötürü 7 yıl sonra psikiyatriye gider oldum. Kısacası, hayatın hengâmesinde kendimi kaybettim. Ve işte bugün, onun ölüm haberini aldım. Ben arkadaşımın, borçlu hissettiğim adamın asistanlık yaptığı hastaneyi ölüm ilanından öğrendim… İşte ben de bu kadarım arkadaşlar; aradan onca zamanda sırf metanetimi boşa harcadığım, belki de kendime uydurduğum bin bir bahanelerden ötürü ben bugün aciz durumdayım, borcum olsun. Tolstoy demiş ya ‘’başkalarının hayatından ders alın çünkü hayat sizin her hatayı yapabileceğiniz kadar uzun değil’’ siz de benden feyz alın zira pişmanlığımın haddini, hacaletimi ben bilirim. Birisine iyi bir şey söylemek, birisi için bir şey yapmak aklınıza geldiğinde lütfen ertelemeyin zira beni kendimi affedemeyeceğim bir olayla daha karşı karşıyayım, borcum olsun…

Son Yazılar

Hepsini Gör
Karga'ya Ait Anekdotlar-2: Hipokrasi

Hipokrasi Karga 30 Ağustos 2021 Bu yazıda bahsini etmek istediğim konu aslında beni ziyadesiyle üzen bir konu zaten böyle olmasaydı bir...

 
 
 

Comments


Fikir ve görüşleriniz için...

Gönderiminiz için teşekkürler!

İnsan, anılarda yaşar.

bottom of page